II. Dünya Savaşı'ndan sonra dünyada hızla artan nüfus, beraberinde yeni besin kaynakları gereksinimini de doğurmuştur. Bu gereksinime karşı oluşan ilk tepki, 1960'ların sonlarında ortaya çıkan “Yeşil Devrim” oldu. Ancak çok umut bağlanan bu girişimin, yıllar içerisinde ciddi yan etkileri anlaşıldı ve kullanılan kimyasalların birçoğu 1970'lerde yasaklandı. Başlayan yeni arayışlar, o dönemlerde geliştirilen gen transferi teknolojisinin, tarım verimini artırmada kullanılabilirliğini gündeme getirdi. Çalışmaların nihayetinde ilk genetiği değiştirilmiş tohum, 1996'da Amerika'da satışa sunuldu. Bu yeni teknoloji ürünü tohumların vaat ettiği yararlar arasında; mahsullerin raf ömrünü uzatacağı, herbisit direncini artıracağı, pestisit kullanımı gereksinimini azaltacağı, iklim ve hava olayları gibi abiyotik strese dayanıklılığı artıracağı, tarımsal verimliliği artıracağı, mikro besinler açısından zenginleştirilme olanağı ile bunların eksikliklerinin neden olduğu hastalıkları azaltacağı beklentileri bulunmaktadır. Bunlara karşılık, hücre içi toksinlerin birikiminin bilinmeyen etkileri, bağışıklık sistemi üzerine olumsuz etkisi, artan alerjik reaksiyonlar gibi sağlık zararlarının yanında, dışardan doğanın genetik havuzuna yapılan radikal müdahalelerin bilinmeyen sonuçları, geleneksel tarıma olumsuz etkisi ve tohum şirketlerine bağımlılığa neden olması, zararları arasında tartışılmaktadır. Biyolojik etkilerinin yanı sıra, biyoetik perspektiŞnden bakıldığında da ciddi kaygılar ve tartışmalar günden güne artmaktadır. Yarar / zarar dengesi, çevre etiği, hayvan hakları, gelecek nesillerin doğadaki hakları, yararların adil dağıtılması ve besin tercihi konusunda özerkliğe saygı açısından, konu ile ilgili tartışmalar sürmektedir.GDO ile ilgili tercihler açısından genel bir değerlendirme yapıldığında, kıtalararası önemli farklılıklar göze çarpmakla beraber, kıtaların kendi içerisinde Şkir birliğinde olduğu görülmektedir. Kıtalararası bu ayrışma ve bu durumun nedenleri de bu yazıda tartışılacaktır
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Biyoetik Biyogüvenlik Yeşil Devrim
Due to rising human population after II.World War, the need of food has increased. The Şrst reaction to this necessity was “The Green Revolution” in late 1960s. However, with this hopeful attempt, many advers events rised up and most of the chemicals were forbidden to use in 1970s.Newly beginning researches showed up the new gene transfer technology could be used to increase agricultural yield. At the end of the studies, the Şrst genetically modiŞed seed, was released to the market in 1996 in USA. These newly developed seeds promised to prolong the shelf-life of the crops, increase herbicide resistance, decrease the need to pesticide usage, improve the durability against abiotic stress like weather and climate events, enhance the agricultural yield, decrease the diseases caused by inadequacy of micronutrients by enrichment of food. In contrast with these promises, there are arguments that it causes health problems as; the unknown effects of the accumulation of in-cell toxins, negative effects on immun system, increased allergic reactions. Also, the unknown response of nature to radical modiŞcations on genetic pool, harms to traditional agriculture and the dependency to seed companies are being argued as possible risks.In addition to the biological effect, when viewed from the perspective of bioethics, serious concerns and arguements are increasing day by day. These arguments are going on harm/beneŞt ratio, environmental ethics, animal rights, next generation's rights on nature, distrubutive justice of beneŞts and respect of autonomy about food preferences.When a criticism is made about GMO preferences of continents, signiŞcant discrepancies attract the attention. And, it can be seen that there is common consensus in each continent. This intercontinental differentiation and continental consensus will be discussed in this report
Genetically Modified Organisms (GMO) Bioethics Biosecurity The Green Revolution
Diğer ID | JA35SD77VG |
---|---|
Bölüm | Derleme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2016 |
Gönderilme Tarihi | 1 Haziran 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 22 Sayı: 1 |
Dergimiz 2020 yılından itibaren Scopus veri tabanında taranmaya başlanmıştır.
Tarım Ekonomisi Dergisi, DergiPark'ın sunduğu LOCKSS sistemini kullanır. Arşivleme sistemi hakkında daha fazla bilgi için LOCKSS web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Depo Politikası : Arşiv Dünyasında, hakemli makalelere CrossRef tarafından sağlanan bir DOI numarası atanır.
This website is licensed under the Creative Commons Attribution 4.0 International License.