Sinema pek
çok farklı disiplinin inceleme alanı içerisinde yer almış bir sanat ve iletişim
aracıdır. Onun kendine has özelliğini ortaya koyan unsur sinematografik
imgelerden meydana gelmiş olmasıdır. İmge görsel kültürün temelidir. Görsel kültür pedagojik içerikli bir
kavram olarak 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ele alınmaya başlamıştır.
Özellikle bu dönemde sinema alanındaki bilimsel ve sanatsal gelişmeler pedagojiyle
sinemayı birbirine yakınlaştırmış, eğitimin yeni fonksiyonlar yüklenmesine
neden olmuştur. Bu bağlamda bu
makalede görsel işitsel bir iletişim aracı ve bir sanat olan sinemanın
sinematografik imgelerin öğretimi açısından kullanılabilirliği kuramsal düzeyde
özellikle Christian Metz’in
temel yaklaşımları üzerinden tartışılmıştır. Metz imgenin öğretilebilir
olmasını; imge ile öğretim ve imgenin öğretimi açısından iki farklı düzeyde ele
almaktadır. Makalede esas olarak imgenin(sinematografik imgenin) öğretilmesi
üzerinde durulmaktadır. Sonuçta sinematografik imgenin öğretilmesinde filmin
içeriğinin yanı sıra anlatımının da farkına varan öğrenci sadece nesnenin
imgesini değil söylevin de öğrenilmesi gerektiğini kavradığında zihinsel
kalıplar engellenecek eleştirel yaklaşım sergilenebilecektir. Bu da sinemanın
ortaya çıkardığı görsel-işitsel kültürün edebiyatı ve yazılı bilgiyi dışlayan
bir bağnazlığa tutulmamak şartıyla eğitimde çok önemli bir rol
oynayabileceğinin göstergesidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ekim 2017 |
Gönderilme Tarihi | 11 Nisan 2017 |
Kabul Tarihi | 16 Eylül 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |
All site content, except where otherwise noted, is licensed under a Creative Common Attribution Licence. (CC-BY-NC 4.0)