The
Russian Empire, which ruled over an area from the Caucasus to Central Asia,
also hosted a significant portion of non-Slavic population throughout the
nineteenth century. Looking for ways to keep this demography together, Russia
aimed to get rid of differences in areas of religion and language by the end of
the century. This attitude, which
emerged from a growing Russian nationalism and political developments, is
called "Rusifikatsiya" in Russian historiography. According to some
Russian bureaucrats, the practices in this policy aimed at creating a civilized
society. According to others, these
policies were not a form of Russification but just an acculturation into
Russian culture, i.e. Ruslation. Ruslation was carried out by those who wanted
to show themselves with power, and connected themselves to the identity and
ideology of the state.
The
Russification policy began to manifest itself as a reflection of the rise of
Russian nationalism after the Crimean War. After the assassination of II.
Aleksandr's in 1881, different identities within Russian borders began to be
perceived as enemies. In the region with a multinational structure like the
Caucasus, problems and reactions of the state led to significant developments.
Reflections of the Russification policy in the field of religion and education
resulted in the revolt of non-Russian actions. After the 1905 Revolution,
Russia had to step back from the Russification policy.
XIX. yüzyılda sınırlarını Kafkasya ve Türkistan’a uzatan Rusya
İmparatorluğu, Slav kökenli olmayan nüfusunu da arttırmış oldu. Bu yapıyı bir
arada tutmanın yollarını arayan Rusya, din ve dil alanlarındaki farklılıkları
XIX. yüzyılın sonlarına doğru kaldırmayı amaçladı. Artan Rus milliyetçiliğinin
ve siyasi gelişmelerin ortaya çıkardığı bu tutum, Rusça literatürde “Rusifikatsiya” yani “Ruslaştırma” olarak adlandırılmaktadır.
Bu politika bağlamındaki uygulamalar, bazı Rus bürokratlara göre uygar bir
toplum yaratmayı amaçlıyordu. Bazılarına göre ise, Ruslaştırma değil Ruslaşma
olarak gerçekleşen eylemler de vardı. Ruslaşma, kendisini iktidar ve gücün
yanında göstermek isteyenlerin tercihi olarak ortaya çıkıyordu. Bu gruplar, devletin
kimliğine ve ideolojisine bağlılık gösteriyor ve kendisini bir süre sonra Rus
olarak tanımlıyordu.
Ruslaştırma siyaseti, Kırım Savaşı sonrası yükselen Rus milliyetçiliğinin
yansıması olarak kendini göstermeye başladı. II. Aleksandr’ın 1881’de suikasta
kurban gitmesinin ardından, Rusya sınırları içerisindeki farklı kimlikler
düşman olarak algılanmaya başlandı. Kafkasya gibi çok uluslu yapıya sahip
bölgede, sorunlar ve devletin tepkileri önemli gelişmelere yol açtı.
Ruslaştırma politikasının din ve eğitim alanındaki yansımaları, Rus
olmayanların isyana varan eylemleriyle sonuçlandı. Rusya, 1905 İhtilalinin ardından
Ruslaştırma siyasetinden bir süreliğine geri adım atmak durumunda kaldı.
Bölüm | Araştırma Makalesi |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Kasım 2017 |
Gönderilme Tarihi | 19 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 2 |
Bu eser Creative Commons BY-NC-SA 2.0 (Atıf-Gayri Ticari-Aynı Lisansla Paylaş) ile lisanslanmıştır.