This study examines the diversification of the energy economy in late Ottoman Istanbul. It contends that
the city experienced not an energy transition but an intensification in which the variety and quantity of
fuels increased. Wood and charcoal—both basic requirements for households, crafts, and some industrial
facilities—were sourced from forests through an extensive network of local producers, transporters, and
merchants. While the Ottoman administration traditionally supervised the procurement of these fuels,
state intervention became an exception in the second half of the nineteenth century. Istanbul’s energy
economy expanded considerably after the introduction of fossil fuels. With the widespread adoption of
steam technologies, the use of coal in the city gradually increased. Located on an important trade route,
Istanbul became an important coal station for transit steamers. Oil started to be used for lighting in the
1860s. Since oil was a flammable substance, the state implemented strict measures for its storage and
distribution. The concurrent use of wood, charcoal, coal, and oil in Istanbul during this period led to
the development of a multi-layered energy infrastructure. The study emphasizes that this diversification
was shaped not only by economic but also by political, social, cultural, and environmental dynamics.
Though the use of traditional energy sources continued, the intensification of the energy trade integrated
the Ottoman capital into international markets. Presenting an alternative to linear narratives of
energy transition, this study reveals a process of diversification in which different energy sources were
used in combination.
Bu çalışma, geç dönem Osmanlı İstanbulu’nun enerji ekonomisindeki çeşitlenmeyi ele almaktadır.
Makale şehirde yaşanan sürecin bir enerji geçişi değil kullanılan yakıtların çeşit ve miktarının arttığı
bir yoğunlaşma olduğu iddiasındadır. Şehirdeki hanelerin, zanaatların ve bazı sanayi tesislerinin temel
gereksinimlerinden olan odun ve odun kömürü, ormanlardan, yerel üreticiler, nakliyeciler ve tüccarları
içeren geniş bir organizasyon dahilinde tedarik ediliyordu. Osmanlı yönetimi geleneksel olarak bu yakıtların
temin süreçlerini kontrol altında tutarken, devlet müdahalesi on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında
bir istisna haline geldi. İstanbul’un enerji ekonomisi, fosil yakıtların kullanılmaya başlamasından
sonra önemli ölçüde genişledi. Buhar teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte şehirde kömür kullanımı
giderek arttı. Önemli bir ticaret rotasının üzerinde bulunan İstanbul, transit vapurlar için önemli bir
kömür istasyonu haline geldi. Petrol, 1860’larda aydınlatma amacıyla kullanılmaya başlandı. Yanıcı bir
madde olması, devleti, petrolün depolanması ve dağıtımı konusunda sıkı önlemler almaya yöneltti. İstanbul’da
odun, odun kömürü, kömür ve petrolün eş zamanlı kullanımı çok katmanlı bir enerji altyapısının
gelişimini beraberinde getirmiştir. Çalışma, bu çeşitlenmenin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda
politik, toplumsal, kültürel ve çevresel dinamikler tarafından şekillendiğini vurgulamaktadır. Enerji ticaretinin
yoğunlaşması, Osmanlı başkentini uluslararası piyasalara entegre etmiş, ancak geleneksel enerji
kaynaklarının kullanımı devam etmiştir. Bu durum, lineer enerji geçişi anlatılarına alternatif olarak,
farklı enerji kaynaklarının bir arada kullanıldığı bir zenginleşme sürecine işaret etmektedir.
Yazar bu makalede doktora tezinden yararlanmıştır. Alaaddin Tok, “From Wood to Coal: The Energy Economy in Ottoman Anatolia and the Balkans (1750-1914)” (doktora tezi, Boğaziçi Üniversitesi, 2017).
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tarihsel Çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 30 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 6 |