Nüfusun değişen yaş yapısıyla birlikte dünyayı etkisi altına alan küresel yaşlanma süreci Türkiye’yi de yakında etkilemektedir. Doğum oranları, ölüm oranları ve göç hareketleri gibi demografik özelliklerle birlikte bu değişim açıkça görülmekte ve toplumdaki yaş gruplarına bakıldığında da yaşlı nüfusun payının arttığı anlaşılmaktadır. Bu çalışmada Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye’de yaşlanma olgusunun nasıl bir süreç yaşadığını, nüfus verileri ve literatürde yer alan çalışmalar üzerinden ele almakta ve toplumun yaşlanan topluma doğru nasıl bir dönüşüm yaşadığı, bu dönüşümün çeşitli toplumsal kurum ve yapıları nasıl dönüştürmeye başladığı yaşlılık konulu yapılmış sosyolojik ve sosyal gerontolojik çalışmalarla ilişkilendirilmesini konu edinmektedir. Çalışma yaşlanma konusunda Türkiye’nin 100 yıllık süreçteki değişimlerinin neler olduğunu tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bu zaman zarfında yaşlılık olgusunun nasıl bir süreçten geçtiğine bakıldığında, yaşlılara yönelik bakım hizmetlerinin her ne kadar devlet ve aile ortaklaşmasıyla yürütüldüğü anlaşılsa da bu konuda sorumluluğun ailenin üzerine yüklenmiş bir sorumluluk olduğu incelenen çalışmalardan da anlaşılmıştır. Türkiye için yaşlı toplum olmanın, yaşlı nüfusun getirilerinden özellikle birkaçı çarpıcıdır. Yaşlı nüfus içinde kadın nüfusun fazla olması yaşlılığın kadınlaşması beraberinde getirirken bir diğer konu ise yalnız yaşayan yaşlıların artmasıdır. Ayrıca kadın nüfusun erkek nüfusa göre daha yoksul olması da bir kesişimselliğin olduğunu göstermektedir. Yaşlı nüfus gruplarının yoksul olması, yalnız yaşayan birey olması, kırsalda yaşaması, engelli olması, bir nüfus grubu olarak toplum içinde onları daha savunmasız bireyler haline getirmekte ve onları toplumsal hayat içinde dezavantajlı bir grup olarak bırakmaktadır. Yaşlılara yönelik tutumun negatif ayrımcı bir oluşum gösterdiği ve bu ayrımın sadece yaşlarından dolayı yapıldığı da bir diğer konudur.
Along with the changing age structure of the population, the global aging process is also affecting Turkey soon. This change is clearly seen with demographic characteristics such as birth rates, death rates and migration movements, and it is understood that the share of the elderly population has increased. In this study, the process of aging in Turkey in the 100th anniversary of the Republic has been examined through population data and studies in the literature, and how the society has transformed into an aging society, how this transformation has begun to transform various social institutions and structures. It is aimed to reveal it by associating it with sociological and social gerontological studies. When the findings are examined, it is seen that although the care services for the elderly are carried out in partnership with the state and the family, it is understood that the responsibility is on the family. Among the elderly population, the number of women and the elderly living alone is increasing. In addition, the fact that the female population is poorer than the male population indicates that there is an intersectionality. The fact that elderly population groups are poor, live alone, live in rural areas, and are disabled makes them more vulnerable individuals in society as a population group and leaves them as a disadvantaged group in social life. Another issue is that the attitude towards the elderly is negatively discriminatory and this discrimination is made only because of their age.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 17 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 23 Sayı: Özel Sayı |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.