Osmanlı Devleti'nin Rumeli’yi fethi, 14. yüzyılın ortalarında başlamıştır. Fethedilen bu topraklar üzerinde, gerek halk edebiyatı gerekse divan edebiyatı dairesine mensup şairler de yetişmiştir. Bunlardan biri olan Hayretî, Vardar Yeniceli bir divan şairidir. Balkan topraklarının 16. yüzyıldaki büyük temsilcilerinden biridir. Sehî, tezkiresinde “âşıkâne gazellerinin bulunduğunu” haber vermektedir. Latîfî Tezkiresi’nde divanının halk arasında rağbet bulduğu, hatta yöre insanlarının divanından fal baktıkları kayıtlıdır. Bu tespit, şairin halk nazarındaki itibarını göstermesi bakımından önemlidir. Kardeşi Yûsuf-ı Sîne-çâk gibi önce Gülşeniyye tarika-tına intisap etmiştir. Bir süre sonra da Bektaşilikte karar kılmıştır. Latîfî’de “derviş-meşrep” ve “caferî-mezhep” olduğu da ifade edilmektedir. Şair, Bektaşilikte karar kılmış olmasına rağmen, adı geçen tarikatın kendisinden önce şekillenmiş çerçevesinin dışına taşmıştır. Bektaşi şairlerden farklı olarak, divanını muhtelif yerlerinde “dört halife”yi “Çâr-Yâr” adıyla bir arada anmış ve yüceltmiştir. İlk üç halife için de birer methiye beyti kaleme almıştır. On iki imam övgüsü, muhabbeti ve bağlılığı Bektaşi şairlerle olan ortak yönlerinden biridir. Ancak, Bektaşi edebiyatının hâkim temalarından olan “Hak Muhammed Ali” ve “Muhammed Ali” inancını dile getiren bir beyit bile yazmamıştır. Aynı şekilde, “gürûh-ı nâcî” ve “efsaneleşmiş Miraç inancına da sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Bunlar da, Bektaşi edebiyatının önemli ve tekrar edilen temaları arasındadır. Bu ve benzeri özellikleriyle kendine has bir “Bektaşi kimliği” ne sahip olduğu söylenebilir.
The Ottoman conquest of Rumelia began in the mid-fourteenth century. On these conquered lands, poets belonging to both folk literature and divan literature were also raised. Hayretî, one of them, is a divan poet from Vardar Yenica. He is one of the great representatives of the Balkans in the sixteenth century. Sehî, in his tezkire, informs that “he has âşıkâne gazels”. Latîfî Tezkiresi also records that his divan was popular among the people, and that local people even used it to tell fortunes. This determination is important in terms of showing the poet's reputation in the eyes of the people. Like his brother Yûsuf-i Sîne-çâk, he was first initiated into the Gülşeniyye sect. After a while, he decided on Bektashism. Latîfî also states that he was a “dervish-sect” and “caferî-sect”. Although the poet decided on Bektashism, he went beyond the framework of the sect that had been shaped before him. Unlike the Bektashi poets, he mentioned and glorified the “dört halife” together with the name “Çâr-Yâr” in various parts of his divan. He also wrote a methiye couplet for the first three halife. His praise, love and devotion to the Twelve Imams is one of his commonalities with Bektashi poets. However, he didn't write a single couplet expressing the belief in “Hak Muhammad Ali” and “Muhammad Ali”, which are dominant themes of Bektashi literature. Likewise, it is understood that he did not have the belief in “gürûh-ı nâcî” and “the legendary Miraç”. These, too, are the forerunners of Bektashi literature.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları (Diğer) |
| Bölüm | Makaleler |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 23 Aralık 2024 |
| Kabul Tarihi | 5 Mayıs 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 7 Sayı: 2 |

Balkanlarda Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları (BALTED), Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.