The
relation between art and ethics can be seen as one of the oldest philosophical
issue that has been discussed since ancient era. The issue is partially solved
by Kant’s aesthetics which does not accept the direct relation between them and
declares autonomy of art with the phrase “disinterested pleasure”. This distinction
which means the independence of art has been more accepted in the second half
of the 20th century with the help of relativism and postmodernism and in the
present it seems even impossible to emphasize on the relation between them.
Jauss’ ideas about this issue mean exception for that reason. Jauss’ theory
deals with art and literature in terms of reader and receptive and states that
reader and receptive constitute ethical judgment by means of art and
literature.
Sanat
ve ahlâk arasındaki ilişki Antik dönemden bu yana tartışılan en eski felsefi
sorunlardan birisi olarak görülebilir. Bu iki alan arasında var olduğu
düşünülen doğrudan bağı kabul etmeyen ve „çıkarsız hoşa gitme” kavramıyla
sanatın özerkliğini ilan eden Kant’ın estetiğiyle birlikte sorun kısmen
çözülmüştür. Sanatın
özgürlüğü anlamına gelen bu ayrım 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren
relativizm ve postmodernizm akımlarının yardımıyla daha da kabul edilebilir
hale gelmesiyle günümüzde bu iki alan arasındaki ilişkiye vurgu yapmak nerdeyse
imkânsız hale gel di. Jauss’un bu konudaki düşünceleri bu nedenle neredeyse bir
istisnaya karşılık gelirler. Jauss’un kuramı sanat ve edebiyatı okur ve
alımlayıcı açısından ele alır ve sanat ve edebiyat aracılığıyla okur ya da
alımlayıcının ahlâki yargılar oluşturduklarını söyler.
Birincil Dil | Almanca |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2014 |
Gönderilme Tarihi | 3 Ocak 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 2 Sayı: 1 |
www.gerder.org.tr/diyalog