The bilateral maxillary sinus is the largest paranasal sinus present at birth. This study aims to retrospectively determine the frequency of its variations, pathologies and morphometric measurements following patients’ cranial Magnetic Resonance Imaging and evaluate whether the variations predispose patients to inflammatory sinus diseases. We took the longitudinal and transverse measurements of the ostium’s distance to the hard palate (MSOH) and inferior concha nasalis (MSOIT) in the coronal section and the antero-posterior length in the sagittal section of the maxillary sinus. Patients with maxillary sinusitis were divided into Group 1 (mean age 8.1): Acute Maxillary Sinusitis and Group 2 (mean age 13.3): Chronic Maxillary Sinusitis. The student t-test in SPSS was used for the statistical analysis. 50 out of 105 patients were males (%47.6) and 55 (%52.4) females. At least one maxillary sinus anatomical variation was detected in 35 patients (%33): 13 in Group 1 and 22 in Group 2. No statistically significant difference was found between the right and left maxillary sinus measurements, except for the transverse left-right. In Group 1, left maxillary sinus measurements were longer in MSOH left-right and MSO left-right comparisons and the difference was statistically significant (p<0,05). No significant difference was found in the right-left maxillary sinus measurements in Group 2. Septal deviation was the most commonly observed anatomical variation (%12.4). Although there were differences in the patients’ maxillary sinus’ morphometry and while their impact on sinusitis formation is uncertain, it is thought that some anatomical variations can predispose patients particularly to chronic maxillary infection.
Maksiller sinüs doğumda bulunan bilateral en büyük paranazal sinüslerdir. Bu çalışmada retrospektif olarak kranial Magnetik Rezonans Görüntüleme (MRG) sonrası, maksiller sinüs varyasyon sıklığını, patolojilerini ve morfometrik ölçümlerini saptamak, varyasyonların maksiller sinüslerdeki enflamatuar sinüs hastalıklarına predispozisyon oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi amaçlandı. Çalışmada hastalarda MRG’de; maksiller sinüs’ün coronal kesitte: longitudinal, transvers, sert damağa (MSOH) ve concha nasalis inferior’a (MSOIT) olan uzaklık ölçümleri ve sagittal kesitte; antero-posterior uzunluğu ölçüldü. Maksiller sinüzit tanılı hastalar akut maksiller sinüzit (Grup 1) ve kronik maksiller sinüzit (Grup 2) olarak iki gruba ayrıldı. İstatistiksel analiz SPSS version16 (IBM Corporation) kullanılarak student t testi ile yapıldı. Çalışmada 105 hastanın 50'si (%47,6) erkek, 55’i (%52,4) kız hasta idi. Hastaların yaş ortalaması Grup 1 için 8,1, Grup 2 için 13,3 idi. Grup 1’de 13 hastada, Grup 2’de 22 hastada olmak üzere toplamda 35 (%33,3) hastada en az bir maksiller sinüs anatomik varyasyonu saptandı. Hastaların MRG ile her iki grubun sağ ve sol maksiller sinüs anatomik ölçümlerinin karşılaştırma değerlendirmesinde transvers sol-sağ dışında diğer anatomik ölçümlerde istatiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı. Grup 1’de; MSOH sol-sağ ve MSO sol-sağ ölçüm değerlendirmesinde her iki parametrede sol maksiller sinüs ölçümleri daha uzun olup, istatiksel olarak anlamlı bir fark tespit edildi (p<0,05). Grup 2’de; sağ-sol taraf maksiller sinüs anatomik ölçüm karşılaştırma sonuçlarında anlamlı istatistiksel fark olmadığı tespit edildi. Çalışmamızda septal deviasyon (%12,4) en fazla görülen anatomik varyasyondu. Çalışmamızda hastalar arasında maksiller sinüs morfometrisinde farklılıklar olsa da sinüzit oluşumuna etkisi kesin olmayıp bazı anatomik varyasyonların özellikle kronik maksiller enfeksiyon oluşumuna yatkınlık oluşturabileceği düşünülmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 10 Sayı: 2 |