In accordance with the relevant article of the 1982 Constitution, religion courses are compulsory in primary and secondary education institutions in our country. While the vast majority of our people are satisfied with the compulsory religion lesson there are also some people in our country who are uncomfortable with this practice. As a matter of fact, these segments continue voicing their objections to the compulsory religion course on various platforms. The existence of our citizens who have turned to national and even international legal remedies in order for their children to be exempt from compulsory religion lessons clearly shows the magnitude of the discomfort felt from compulsory religion lessons. If it is wrong to ignore this discomfort, it will be wrong to give up the compulsory religion lesson on the grounds of this discomfort. At this point, what needs to be done is to deal with the issue on the basis of a scientific approach. The scientific approach is extremely important in terms of ensuring that the regulations to be made in a sensitive area such as religious education are healthy and that the function of religion in society is to be united rather than separated. This study was carried out in order to evaluate the Primary Education Religious Culture and Moral Knowledge Lesson Curriculum which is still in effect in terms of intercultural religious education. The study was conducted with the assumption that intercultural religious education is an approach that should be utilized not taken as a model in program development studies for the Religious Culture and Moral Knowledge course. Data were collected by document analysis method. The data obtained during the research process show that the general objectives and vision of the curriculum are very compatible with the intercultural religious education approach. However, it has been observed that the vision with general purposes is not sufficiently reflected in the unit outcomes.
Compulsory religion course, teachin program, intercultural education,
Ülkemizde 1982 Anayasası’nın ilgili maddesi gereğince din dersleri ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında zorunlu olarak okutulmaktadır. Halkımızın kahir ekseriyeti zorunlu din dersi uygulamasından memnun olmakla birlikte ülkemizde bu uygulamadan rahatsızlık duyan kesimler de mevcuttur. Nitekim zorunlu din dersine yönelik itirazlar çeşitli platformlarda dile getirilmeye devam etmektedir. Çocuğunun zorunlu din dersinden muaf olması için ulusal ve hatta uluslararası hukuk yollarına başvuran vatandaşlarımızın varlığı, zorunlu din dersinden duyulan rahatsızlığın büyüklüğünü göstermektedir. Bu rahatsızlığın görmezden gelinmesi ne kadar yanlış ise bu rahatsızlık gerekçe gösterilerek zorunlu din dersi uygulamasından vazgeçilmesi de o kadar yanlış olacaktır. Bu noktada yapılması gereken, meselenin bilimsel yaklaşım temelinde ele alınmasıdır. Din eğitimi gibi hassas bir alanda sağlıklı düzenlemeler yapılması ve dinin toplumda ayrıştırma değil, birleştirme işlevinin ön plana çıkarılması açısından bilimsel yaklaşım son derece önemlidir. Bu çalışma, halen yürürlükte olan İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (DKAB) Öğretim Programı’nın kültürlerarası din eğitimi açısından değerlendirilmesi maksadıyla yapılmıştır. Çalışmada, kültürlerarası din eğitimi, DKAB dersi için yapılacak program geliştirme çalışmalarında model alınması değil, yararlanılması gereken bir yaklaşım olarak ele alınmıştır. Araştırmada, doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sürecinde elde edilen veriler, öğretim programının genel hedefleri ile vizyonunun kültürlerarası din eğitimi yaklaşımıyla gayet uyumlu olduğunu göstermektedir. Ancak genel amaçlar ile vizyonun içeriğe ve kazanımlara yeterince yansımadığı görülmüştür. Programda İslam dışındaki dinlerin tanıtıldığı müstakil bir üniteye rastlanmamıştır. İslam düşüncesindeki yorum farklılıklarını tanıtıcı nitelikte bilgilere ise sadece bir ünitenin ayrıldığı tespit edilmiştir. Toplumun farklı kesimleri açısından hassasiyet arz eden meselelerde normatif ifadelere yer verilmeyip betimleyici bir dilin tercih edilmiş olması öğretim programının kültürlerarası din eğitimi açısından olumlu yönlerinden birini oluşturmaktadır. Programda, İslam dininin belirli bir yorumunun ön plana çıkarıldığı iddiasını haklı çıkaracak unsurlara da rastlanmamıştır. Toplumdaki çoğulluk olgusundan kaynaklanan hassasiyetler gözetilerek hazırlandığı açık olsa da bu hassasiyetin eğitim sürecinde DKAB öğretmenlerinin davranışlarına nasıl yansıması gerektiği hususunun programda yeterince netliğe kavuşturulmadığı görülmüştür.
Zorunlu din dersi, kültürlerarası eğitim kültürlerarası din eğitimi, öğretim programı, çoğulculuk.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Eğitim Üzerine Çalışmalar, Din Araştırmaları |
Bölüm | MAKALE |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Temmuz 2021 |
Gönderilme Tarihi | 11 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 11 Sayı: 2 |
Bilginin ışığında aydınlanmak dileğiyle....
ODÜSOBİAD