İnsan, yaşamı boyunca etrafında gelişen olay ve olguları anlamlandırdığı gibi bilinmezleri de keşfetme arzusunda olmuştur. Kültür tarihine bakıldığında insanın bilinmeze olan yolculuğu çeşitli inanış ve ritüellerde karşımıza çıkmaktadır. Çoğu zaman evrende var olan her şeyi merak ve keşfetme arzusuyla farklı usul ve esaslar uygulayan insanoğlunun bu faaliyetleri zamanla büyücü, falcı, kâhin, sihirbaz gibi adlarla anılan kişiler tarafından bir meslek olarak icra edilmeye başlamıştır. Söz konusu kişiler çoğu zaman görünmez varlıklarla temasa geçerek insanın hâlihazırdaki yaşantısı ve geleceği ile ilgili çıkarımlarda bulunmuştur. Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla çeşitli yöntemlere başvurularak anlam çıkarma faaliyeti olarak tanımlanan fal, tarihin çok eski dönemlerinden bu yana kültürden kültüre bazı değişiklikler göstererek günümüze kadar gelmiştir. Türlü araç ve teknikler kullanılarak el falı, kuş falı, ateş falı, su falı, ayna falı, çay falı, kahve falı, yıldız falı gibi pek çok fal türü ortaya çıkmıştır. Kaynaklardan edinilen bilgilere göre Türklerin de Müslüman olmadan önceki yaşamlarında falın önemli bir yeri olduğu bilinmektedir. Suya bakma, kurşun, kürek kemiği, kahve, bakla falları Türklerde yaygın olan fal türlerindendir. Türk kültür tarihine bakıldığında bu konuda çok sayıda eser yazıldığı dikkati çekmektedir. Bu eserlerden biri de Meşrutiyet Dönemi aydınlarından Avanzâde Mehmet Süleymân’ın kaleme aldığı Ulûm-ı Hafiyyeden Âyîne ile Keşf-i İstikbâl adlı eserdir. Bu çalışmada, Avanzâde Mehmed Süleymân’ın Âyîne ile Keşf-i İstikbâl adlı eseri konu edilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Halk Bilimi (Diğer) |
Bölüm | Türk dili, kültürü ve edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: Ö12 |