Korku, insanlığın en eski duygularından biri olarak yalnızca biyolojik bir refleks değil, aynı zamanda kültürel hafızanın, kolektif bilinçdışının ve mitolojik düşüncenin temel bileşenidir. Türk kültüründe korku figürleri, tarihsel süreçte inanç sistemleri, toplumsal yapılar ve anlatı geleneklerine bağlı olarak biçim ve işlev açısından evrilmiştir. İslamiyet öncesi dönemde Alkarısı, Erlik Han, Yel İyesi ve Körmös gibi varlıklar; doğum, ölüm, hastalık ve geceyle ilişkilendirilmiş, Şamanist evren anlayışında kozmik düzeni açıklayan ruhsal güçler olarak işlev görmüştür. Bu figürler hem doğanın hem insanın bilinçdışı korkularının sembolik izdüşümleridir.
İslamiyet’in kabulüyle korku figürleri, cin, şeytan, musallat gibi kavramlarla yeniden biçimlenmiş; korku dışsal varlıklardan içsel günah, iman zayıflığı ve ahlaki sapmalara yönelmiştir. Modernleşme ve Batı etkisiyle birlikte hortlak, vampir gibi figürler halk tahayyülüne girmiş, korkunun kaynağı daha seküler ve psikolojik bir boyut kazanmıştır. Dijital çağda ise Slenderman, Momo, Huggy Wuggy gibi figürler, Jung’un arketip kuramı, Freud’un tekinsizlik kavramı ve Baudrillard’ın simülakr anlayışı çerçevesinde anlam kazanmaktadır.
Geleneksel figürlerle dijital karakterler arasında doğrudan üretim bağı değil, arketipsel süreklilik ve işlevsel benzerlik söz konusudur. Alkarısı, lohusalık dönemine dair kırılganlığı hedef alırken Momo, çocukların kaygılarını tetiklemekte; Erlik Han yeraltı korkusunu simgelerken Slenderman, modern çağda gözetim ve kimlik kaybı korkularını temsil etmektedir. Böylece korku figürleri, tarihsel sürekliliğini koruyarak her çağın kültürel ve psikolojik kaygılarını yansıtan dinamik arketiplere dönüşmektedir.
Fear, as one of humanity’s oldest emotions, is not merely a biological reflex but also a fundamental component of cultural memory, the collective unconscious, and mythological thought. In Turkish culture, fear figures have evolved throughout history in form and function, shaped by belief systems, social structures, and narrative traditions. In the pre-Islamic period, beings such as Alkarısı, Erlik Han, Yel İyesi, and Körmös were associated with birth, death, illness, and night, functioning as spiritual forces that explained the cosmic order within the Shamanic worldview. These figures are symbolic projections of both nature’s and humanity’s unconscious fears.
With the adoption of Islam, fear figures were reinterpreted through concepts such as jinn, devil, and possession; fear shifted from external beings to inner sins, weakness of faith, and moral deviations. Through modernization and Western influence, figures like vampires and revenants entered popular imagination, transforming the source of fear into a more secular and psychological dimension. In the digital age, figures such as Slenderman, Momo, and Huggy Wuggy gain meaning within the frameworks of Jung’s archetype theory, Freud’s concept of the uncanny, and Baudrillard’s notion of simulacra.
Rather than a direct line of production, there exists an archetypal continuity and functional similarity between traditional figures and digital characters. While Alkarısı targets the fragility of postpartum women, Momo triggers children’s anxieties; Erlik Han embodies the fear of the underworld, whereas Slenderman represents modern anxieties of surveillance and identity loss. Thus, fear figures maintain their historical continuity, transforming into dynamic archetypes that reflect the psychological and cultural anxieties of every era.
fear symbol Archetype Digital mythology Collective unconscious.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Türk Halk Edebiyatı, Türkiye Sahası Türk Halk Bilimi |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 27 Kasım 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 27 Kasım 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 20 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 13 Kasım 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 8 Sayı: 2 |