The position of the women in the Ottoman era and the role they assumed in society have been the subject of constant debate. After Tanzimat, the status of women in society began to differentiate and the image of women became more prominent in the society with the Constitutional Era, brought about gender discussions in male-female relations. Rather than the role of mother, the woman's definition of gender identity came to the fore. In parallel with this course, the poverty, hunger, and unemployment that emerged as a result of the wars that the Ottoman had entered recently brought the gender phenomenon to the fore. The combination of gender identity in women and the economic crisis caused by wars accelerated the emergence of prostitution and subsequent venereal diseases. From time to time, the governments tried to put different parameters into practice in order to prevent this problem. The Parliament was the focus of these discussions. While deputies paid attention to the implementation of different practices in solving the problem, they believed that it would be a more permanent solution to change the mind world of society through education. The commission, which was established in 1932 to control prostitution and venereal diseases, which are the continuation of the works initiated by the Assembly, was important in terms of showing the conflicts between the government and the scientific committee. The aspect that distinguished the commission's data from other similar studies was that they did not isolate themselves from the studies carried out in this field by closely following the practices in the world.
Osmanlı döneminde kadının konumu ve toplumda üstlendiği rol sürekli tartışma konusu oldu. Tanzimat sonrası kadının toplumdaki statüsünün farklılaşmaya başlaması ve Meşrutiyet dönemiyle kadın imgesinin toplumda daha başat bir şekilde ön plana çıkması, erkek-kadın ilişkilerinde cinsiyet tartışmalarını da beraberinde getirdi. Anne rolünden çok kadının toplumda cinsiyet kimliği tanımlamaları ön plana çıktı. Bu seyre paralel bir şekilde Osmanlı’nın son dönemlerde girdiği savaşlar sonucunda ortaya çıkan sefalet, açlık ve işsizlik cinsiyet olgusunu daha ön plana çıkarttı. Savaşların oluşturduğu ekonomik bunalıma kadındaki cinsiyet kimliğinin eklemlenmesi fuhuş ve akabinde zührevi hastalıkların ortaya çıkışını hızlandırdı. Dönem dönem iktidarlar, bu sorunun önüne geçebilmek adına farklı parametreleri pratiğe dökme çabası içinde oldular. Bu tartışmaların odak yerini Meclis teşkil etti. Milletvekilleri sorunun çözümünde farklı pratiklerin hayata geçirilmesini önemserken daha çok eğitim yoluyla toplumun zihin dünyasını değiştirmenin daha kalıcı çözüm olacağı inancı içinde oldular. Meclis’in başlattığı çalışmaların bir devamı niteliğinde olan fuhuş ve zührevi hastalıkların kontrol edilmesine yönelik 1932’de kurulan komisyon, iktidarla- bilim kurulu arasındaki ihtilafları göstermesi açısından önemliydi. Komisyonun ortaya koyduğu verileri diğer benzer çalışmalardan farklı kılan yön, dünyadaki uygulamaları yakından takip ederek bu alanda yapılan çalışmalardan kendilerini soyutlamamış olmalarıydı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tam Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Temmuz 2020 |
Gönderilme Tarihi | 5 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: Salgın Hastalıklar Özel Sayısı |
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.