Prof. Dr. Hüseyin Dalgar was born in 1978 in Bucak, Burdur. He graduated top of his class from Süleyman Demirel University in 2000 with a degree in Business Administration. He completed his master’s in 2002 and his Ph.D. in 2006 at the same university. He became an associate professor in 2012 and a full professor in 2017.
Starting his career as a lecturer in 2003, Prof. Dalgar held various administrative roles at Bucak Hikmet Tolunay Vocational School and Burdur Mehmet Akif Ersoy University. Between 2017 and 2023, he served as vice-rector, leading significant projects.
In 2023, he was appointed as the Rector of Burdur Mehmet Akif Ersoy University by a Presidential decree. Prof. Dalgar has authored around 40 articles and papers, along with 3 books during his academic career.
Email: acalik@mehmetakif.edu.tr
1981 yılında Isparta'da doğdu. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden 2005 yılında mezun oldu. Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalında 2010 yılında Yüksek lisans, 2023 yılında doktora eğitimini tamamladı. Çeşitli özel sektör ve kamu işletmelerinde görev yaptıktan sonra 2008 yılında Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Bucak Zeliha Tolunay Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokuluna Araştırma Görevlisi olarak atandı. 2023 yılından itibaren aynı Yüksekokulun Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümünde Dr. Öğr. Üyesi olarak görev yapmaktadır.
1978 yılında İstanbul'da doğdu. İlk, orta ve lise öğretimini İstanbul'da tamamladıktan sonra lisans eğitimini Adnan Menderes Üniversitesi Turizm İşl. ve Otel. Yüksekokulu'nda tamamladı. Yüksek lisans ve doktora eğitimini Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm İşletmeciliği Anabilim Dalında tamamladı.
1970’de Almanya’nın Hilpoltstein şehrinde doğdu. Bebekken ülkeye geri dönünce doğum yeri hayatı boyunca bir karışıklıktan ibaret kaldı. Malum memlekette kimse yazımını bilmek zorunda değil. Bu yüzden olsa gerek belki elli değişik yazılışına tanıklık tanıklık etti. Ama Almanya ona geniş bir ufuk sağladı. Bir zamanlar annesi, dayısı, yengesi, kuzenleri, komşuları hep Almanya’da olunca orası sanki burasıymış gibi hayatın bir parçası oldu. Yollar, Yugoslavya, Marlboro, Johnny Walker, Nutella, Schwarzkopf, THY daha Türkiye’de bilinmezken onun için sıradan şeylerdi. Yıllar sonra bu markalar Türkiye’ye geldiğinde çocukluğunun ne kadar ayrıcalıklı olduğunu anladı. Ülkenin dışı, sekiz yaşından sonra yaşadığı Nebiyan’ın heybetli zirvelerine bakan o küçücük köyde her zaman onu celbetti.
Çocukken bir ara Karaman’da kaldı. Oradaki görüntüler net değil. O zamanlar her “Almancı” ailenin başına gelen onun da başına geldi. Aile dağıldı. Annesi 1975 Mayıs’ında çocuklarını kaptığı gibi baba toprakları Bafra’ya döndü.
Eğitimini Bafra ve Samsun’da tamamladı. Bir kış günü 28 Aralık 1996’da Berşan’la evlendi. İlayda ve İlber adında dünyalar güzeli iki çocukları oldu. Ağacı yaşken bükememiş olmalı ki ikisi de sayısalcı oldu. Biri zaten Bilgisayar Mühendisi, diğeri Fen Lisesi’nde küçük dağları ben yarattım havasında dolaşıyor. Ha bir de Boncuk adlı annesinin yadigârı kedileri ile yaşayıp gidiyorlar.
Pulları, dağları ve özellikle kitapları seviyor. Hele kitapları onun her şeyi. İster hastalık, ister tutku deyin 1983’ten beri varını yoğunu kitaplara harcıyor.
Allah nasip etti, kitaplar yazdı. Yıllardır, belki birileri okur diye Bosna Hersek, Karadağ, Sırbistan ve Balkanlar hakkında yazdıkça yazıyor.
Karadeniz’in dağlarına benzemese de 25 yıldır Burdur’da yaşıyor.
Fırsat buldukça Antalya’ya kaçıp operaya falan gidiyor. Sergi geziyor. Festivallere katılıyor.
Denizi pek sevmese de kanyonları, dağları, taşları seviyor. Bu sebepten o dağ senin bu dağ benim geziyor. “Dağlıyım ben” diyor. Valla Kanyonu’ndan Horma’ya, Arapapıştı’dan Tazı Kanyonu’na gitmedik yer bırakmadı. Çocukları küçücükken Sinop’ta Erfelek Şelaleri’ne de tırmandı, Saklıkent Kanyonu’nun sonuna gitmeye de çalıştı. Tabi bazen Turgut Şelalesi’nde olduğu gibi hayal kırıklığına uğradığı zamanlarda oldu. Olsun! Ne çıkar? Gün geldi Selge’den baktı dünyaya, gün geldi Yazılı Kanyon’dan. Bazen de Nebiyan Dağı gibi uludağları gözüne kestirdi. Sivas ve Afyon’da ayazın ne demek olduğunu öğrendi. İsis’de ayran içti. Pozantı’da hayallere daldı. Konya’da Mevlana, Bursa’da Yıldırım, Edirne’de Sinan, Samsun’da Mustafa Kemal, Van’da Selim, Kahramanmaraş’da Sütçü İmam, Malatya’da Battal Gazi oldu. Bir gece yarısı Antep’de beyran içmişliği, Edirne’de ciğer yemişliği var. Nemrut’da güneşin doğuşunu, Ortahisar’da sisin nasıl çöktüğünü gördü. Bazen Hacı Bayram’la bazen Hacı Bektaş’la ama en fazla da Yunus’la hem hal oldu. Çok çok eski zamanlarda Ağrı’nın gölgesi düştü üzerine. Süphan’a bakarak uyudu. En fazla kayan yıldızı Süphan’da seyretti mesela. Kimi zaman Kadirli Yoğunoluk, kimi zaman Andırın’ın Çokak Yaylası’nda gözünü açtı. Dünya’da Piva’nın geçit vermez dağlarını, Moraça’nın derin vadilerini, Mostar’ın hüznünü, Ganj’ın pisliğini, Yamuna’nın bataklığını, Vistül’ün ahengini, Ren’in korkunçluğunu, Sen’in romantizimini, Vardar ve İbar’ın kaynaklarını, Vltava’nın sevimsizliğini, Tuna’nın muazzamlığını gördü ama yine de “illa vatanım” dedi.
Fani gözleri çok yer gördü. Bakü’nün ve Prizren’in betonlaşmasına, Üsküp’ün Ortodokslaşmasına tanık oldu. Sarajevo. O hüzünlü şehirden nasıl turist avcısı bir şehir yaratıldığını üzülerek izledi. Tiflis’te Tamada’yı, Vilnius Trakai’de Karaimleri tanıdı. Paris’te Louvre’da Monalisa’nın gözlerine şöyle bir baktı. Ama bir arka odasındaki Sardanapal’ın Ölümü tablosunun önünde saatler geçirdi. Paris’e Eyfel’in tepesinden, Frankfurt’a Heleba’nın çatısından baktı. Barcelona’dan hiç etkilenmedi mesela. Roma’ya hayret etti. Floransa’da ne var yani demekle yetindi. Venedik’i hiç anlamadı. Dubrovnik ve Kotor’a bayıldı. Budva’nın kıyısından Adriyatik’e ayaklarını soktu. Novi Pazar, Akova (Bijelo Polje), Taşlıca (Pljevlja), Podgorica, Berane o kadar ondan ki. Bar ve Ulcinj’de, hiç unutmaz eşinin “Bak beni Karadağ diye başka bir yere getirmedin değil mi ?” sözüne muhatap oldu. Oralar o kadar bizden yani. Belgrad’dan Viyana’ya annesinin izinden yürüdü. Bebekken ana kucağında gezdiği yerleri kendi oğluyla defalarca arşınladı. Yeni Delhi’nin kaosu ile büyülenirken, Petra’da başka dünyalara yolculuk etti. Kabe’ye yüz sürdü. Mescid-i Nebevi’de gecenin bir yarısı namaz kıldı. Bir zamanlar Şam’da Türk olduğu için çok itibar gördü. Busra’da Peygamberin Rahip Basira ile olan karşılaştığı yerlere elini sürdü. Halep, Hama, Humus yıkılmadan önce oradaydı. Ne Köln Dom’undan ne La Sagrada Familia’dan ne Aziz Petrus Bazilikası’ndan etkilendi. Ne var ki Selimiye’de dizlerinin bağı çözüldü. Riga’da parklarda, Tallin’de sokaklarda, Prag’da belediye otobüslerinde, Viyana’da müzelerde, Budapeşte’de sokaklarda, Varşova’da kafelerde çok vakit geçirdi. Münih’te çocukluğunun Schöller kurabiyesini görünce heyecandan yerinde duramadı. Milano’da Balack Friday’a rastladı. Napoli’de polisin giremediği arka sokaklarda bile rahatça gezdi. Pompei’ye her gidişinde sanki ilkmiş gibi vay be dedi. Bled gölünü oğluşuyla birlikte tam turladı ama Hallstatt’a gece gitme gafletinde bulundu. Avusturya Alpleri’nde Rize mi güzel bura mı diye kafası karışmadı değil. Sofya’yı aklındaki gibi bulamadı, lakin Filibe’yi (Plovdiv) sevdi. Bükreş’in geçmiş ihtişamını gözünde canlandırmaya çalışırken, Bran’da Vlad’ın şatosuna bumuymuş dedi. Braşov’da peynirlerin tadına baktı. İlk sinagogu orada gördü. Estergon’da hüzne, Bratislava’da Türk korkusunun neler yaptırdığına tanıklık etti. Lüksemburg’dan bir şey anlamadı. Helsinki’nin sakinliği ona yaramadı. Belçika’da makoronları sevdi. Belgrad çok güzel ama Novi Sad’ın yeri ayrı dedi. Yenipazar zaten bizden. Tiran’da korkunun izlerine, Kroya’da tarihin nasıl değiştirildiğine güldü. Berlin’de müzeciliğe, Ljubljana’da insanların eğitim düzeyine hayran kaldı. Salzburg’da hâlâ aristokrasinin kol gezdiğini hissetti. Krakow’dan Varşova’ya giderken bir kompartımanı otuz kişi ile paylaştı. Tac Mahal’de yüzlerce Hintli ile türbeyi de gezdi. Trakai diye cennetten bir köşe olduğunu oraya gidince öğrenci. Keturiasdešimt Totoriu’da namaz kıldı. Cesis’te Türk şehitleri için fatiha okurken, Sigulda’yı boş geçmedi. Cesis’e giderken yolda Vangazi diye bir yerin olduğunu görünce ne diyeceğini şaşırdı. O kadar çok Balkanlar’da dolaştı, o kadar oralı oldu ki artık tanıdığı insanlar dâr-ı bekâya irtihallerine tanık olmaya başladı. Şimdilerde Machu Picchu ve Angkor Watt’a takmış durumda. Bazen de rüyasına Orhun’un hülyalı bozkırları giriyor. Kimi zaman Mete gibi Çin Seddini seyretmek istiyor. Allah ömür verirse oralara da giderim diyor. Her zaman THY ona torpil yapsın, ucuza bilet versin diye çok dilek tuttu ama bu dileği hiç gerçekleşmedi. Hele şu Çin Virüsü hayallerini yerle yeksan etti. Eğer avuç içi kadar bahçesi olmasa kafayı bile yiyebilirdi. Allah’tan üç beş makale, kitap ve bahçe derken bugünlere gelebildi.
Kızılından Karası’na çok deniz görmüşlüğü var. Hazar’la Baltığı birbirine çok benzetti. Kızıldeniz’in serinletmediğine, Atlas Okyanusu’nun insan sevmediğine hükmetti. Huyu kurusun Adriyatik’ten Akdeniz’e elini sokmadığı su kalmadı. Ölü Deniz’in gerçekten ölü olduğunu görünce şaşırdı kaldı.
Durmadan ağaç dikti. Özellikle çınar. Ara sıra devletin parkına diktiği ağaçlarla konuşurken görürseniz, sıkıntı yok. Deli değil. Sadece ağaçlarını çok sevdiğinden mazur görün.
.
Nezihe figen Ersoy currently works at the Department of Economical and Administrative Programs, Anadolu University. Nezihe does research in Marketing. She is interesting especially B2B/Industrial Marketing. Also she has got a lot of articles and books on b2b/industrial marketing
1975 yılında Karabük'te doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimimi Karabük’te tamamladı. Sırasıyla Mimar Sinan İlkokulu, Beşbinevler Ortaokulu ve Beşbinevler Liselerinden mezun oldu. 1996 yılında Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümünden mezun olup aynı yıl Türkçe öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Bu süre zarfında Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili Yüksek Lisans programına devam etti.
1997 yılında Gazi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili Ve Edebiyatı Bölümünde Araştırma Görevlisi olarak çalışmaya başladı. Yüksek Lisans tezini 1999 yılında, doktora tezini 2007 yılında tamamladı. Gazi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde 2007-2009 yılları arasında Öğretim Görevlisi, 2009-2013 yılları arasında Yrd. Doç. Dr., 2013-2018 yılları arasında ise Doçent unvanları ile görev yaptı. 2018- 2019 yılları arasında da Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Eski Türk Dili Anabilim Dalında Doç. Dr. olarak devam etmesinin ardından 2019 yılından bu yana aynı bölümde Profesör Doktor unvanı ile görev yapmaktadır. Hâlihazırda AHBV Üniversitesi, Türkiyat Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürlüğünü yürütmektedir.
Başkurt Türkçesi başta olmak üzere Tarihî ve Modern Türk lehçeleri sahalarında ulusal ve uluslararası bilimsel toplantılarda birçok bildirisi, bilimsel hakemli dergilerde makaleleri, 3 kitabı ve kitap editörlükleri bulunmaktadır. Gazi Üniversitesi bünyesinde BAP projesi olarak “Anadolu’nun Feryadı: Ağıtların dilinden Ermeni Meselesi” belgeselinde ve “Türk Kültürüne Hizmet Edenler Belgeseli” serisinde Prof. Dr. Ahmet B. Ercilasun ve Prof. Dr. Saim Sakaoğlu belgesellerinde görev yaptı. Ayrıca Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığınca yürütülen projelerde görevli olarak çalışmaktadır. Evli ve bir çocuk annesidir.
Lisans ve Lisansüstü öğrenimini Uludağ Üniversitesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü ve Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde tamamladı. 1996-2005 yılları arasında Uludağ Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak görev yaptı. 2005 yılında Kocaeli Üniversitesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü'ne Yardımcı Doçent olarak atandı. 2008 yılında “Sosyal Politika” Bilim dalında Doçent unvanı aldı. 2011 yılında Uludağ Üniversitesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü'nde Yönetim ve Çalışma Psikolojisi Anabilim dalına Doçent, 2014 yılında da Profesör olarak atanmıştır.
Aşkın Keser'in “Çalışma Psikolojisi”, “Örgütsel Davranış”, “Çalışma Yaşamında Motivasyon” ve “Çalışma Yaşamında Kariyer” isimli kitapları bulunmaktadır. Akademik ilgi alanları; “Çalışma Yaşamında Motivasyon”, “İş-Yaşam Tatmini”, “Stres ve Tükenmişlik”, “Çaba-Ödül Dengesizliği” ve “Orta Yaş ve Üstü İşsizlerin İş Arama Davranışları”, “Uzaktan Çalışma’da Stres Faktörleri”.
Temmuz 2015- Eylül 2015 tarihleri arasında Yeni Zelanda'da Otago Üniversitesi'nde İşletme Bölünü’nde, Eylül 2018-Mart 2019 tarihleri arasında Almanya’da Giessen Justus Liebig Üniversitesi Psikoloji Fakültesi, Çalışma ve Örgüt Psikolojisi Bölümü'nde misafir öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. Halen Uludağ Üniversitesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nde Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünde Yönetim ve Çalışma Psikolojisi Ana Bilim Dalında Profesör olarak görev yapmaktadır.
Prof. Dr. Ramazan Erdem received his bachelor's degree in 1994, his master's degree in 1997, and his doctorate in 2003 in Health Management from Hacettepe University (Türkiye). In 2009, he became an Associate Professor in Management and Organization, and in 2014, he was promoted to Professor. Since 2009, he has been a faculty member and head of the Department of Health Management in the Faculty of Economics and Administrative Sciences at Süleyman Demirel University. Prof. Erdem is a member of the Health Administrators Association, the European Union Health Research Center (ABSAM), the International Strategic Health Research Center (USSAM), and the Medical Decision Science Association of Taiwan (MEDSAT). Additionally, he has served on the Board of the Institute for Turkish Health Policy Studies since 2017. His main research interests include critical management and medical studies, health sociology, and the impact of global warming and climate change on healthcare. He holds leadership roles in several academic initiatives, including founding the Workshop of Critical Perspectives in Management (2017) and the Workshop of Health Sociology (2020). Currently, he directs the Thematic Research Group on Global Warming, Climate Change, and Healthcare Services, focusing on sustainable healthcare solutions in response to environmental challenges.
Eugene Kennedy is a professor of Educational Research in the School of Education at Louisiana State University. His areas of specialization are applied statistics and educational accountability.
İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Malatya'da tamamlayan Prof. Dr. Oğuzhan Zengin Lisans ve bütünleşik doktora derecelerini 2009 ve 2015 yıllarında Hacettepe Üniversitesinden sosyal hizmet alanında aldı. Sosyal hizmet uzmanı ve yönetici olarak engellilik, yoksulluk ve sağlık alanlarında çalıştı. Akademik personel olarak ise Hacettepe Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi ve Karabük Üniversitesinde görev yaptı. Kariyeri süresince başta Amerika Birleşik Devletleri, Almanya ve Fransa olmak üzere birçok ülkeye akademik ve mesleki ziyaretler gerçekleştirdi. 2012 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, Hükümet Programı kapsamında hayata geçirdiği Aile Sosyal Destek Programının (ASDEP) pilot uygulamasında görev yapan Zengin, programın başarılı bir şekilde icra edilmesinde rol aldı.
Doktora sonrası çalışmalarını Kanada'da bulunan Calgary Üniversitesinde gerçekleştiren Oğuzhan Zengin, 2018 yılında doçent unvanını aldı. 2024 yılında 37 yaşında profesör unvanını alan Zengin, Türkiye'de sosyal hizmet alanında bu unvanı alan en genç kişi oldu. Zengin'in sağlığın psikososyal boyutu, sosyal hizmet eğitimi, klinik sosyal hizmet uygulamaları ve göç üzerine 12'si ISI ve SCOPUS indekslerinde taranan 31 makalesi, 11 kitap bölümü ve bir de kitabı bulunmaktadır. Yurtiçi ve yurtdışında birçok bildiri sunan Zengin'in eserlerine yapılan atıf sayısı 476 olup h endeksi 11'dir.
Pek çok kitap ve dergi editörlüğü bulunan Prof. Dr. Oğuzhan Zengin sosyal hizmet alanında bir dizi konferans ve sempozyum düzenlemiş ve başkanlık yapmıştır. 2020-2023 yılları arasında Karabük Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölüm başkanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Oğuzhan Zengin çok sayıda sivil toplum örgütünün kuruculuğunu ve yöneticiliğini yapmıştır. Evli ve iki çocuk babası olan Zengin, iyi derecede İngilizce bilmektedir.
doğum: mersin 1974
lisans süleyman demirel üniv. iibf
y.lisans süleyman demirel sos bil ens iktisat
doktora istanbul üniv. sos bil enst iktisat politikası
doçentlik alanı iktisat politikası
Born in 1961 in Istanbul. He graduated from Istanbul University Faculty of Business Administration in 1982. He received his master's degree in Marketing in 1984 and his doctorate degree in 1991 from Istanbul University. He worked in the private sector between 1986-1996. Between 1996-1999, he worked as an assistant professor at Kırıkkale University, Department of Business Administration. He continued his academic career at Eskişehir Osmangazi University, Department of Business Administration between 1999-2012. In 2002, he became an associate professor and in 2007 he became a professor.
Prof. Dr. Ömer Torlak has published books and book chapters on marketing and business ethics, as well as many articles published in national and international journals and many papers presented in national and international congresses and symposiums. His publications received many citations.
He served as the Rector of KTO Karatay University between 2012-2015 and as the President of the Competition Authority between 2015-2019. He served as a member of the Scientific Board of TUBITAK between 2016-2018. Torlak, who is currently continuing his academic studies at Istanbul Commerce University Faculty of Business Administration, served as the Dean of the Faculty of Business Administration between 2020-2023. On 19 January 2023, he was appointed as Acting Rector by the Board of Trustees. With the decision published in the Official Gazette dated 6 June 2023, he was appointed to this position as a principal.

This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.