avatar
Elif Sözer Yüksek Lisans Bir kuruma bağlı değildir
Yayın 1 Hakemlik 0
1 Yayın
0 Hakemlik

Uzmanlık Alanları

Sinirbilim Mimari Tarih, Teori ve Eleştiri Yeşil Yapılar ve Çevreler Mimarlık ve Çevre Psikolojisi

Biyografi

Nöromimari Paradigması, mekânı kurgularken insan öznesinin mekânla ya da mimari yapıyla
olan interaktif etkileşimini çözümlemeye çalışır. Öyleyse mimari mekân kavramını ele alırken
aynı zamanda “İnsan nedir?” sorusunun cevabını irdelemek gerekmektedir. Bildiğimiz gibi
felsefeden, teolojiye, sanattan sosyal bilimlere, edebiyattan davranış bilimlerine, sinirbilimden
teknolojiye kadar insanın var olduğu her alan esasında birbiriyle ilişkilidir. Dış dünyayı
tasarlayan mimar, iç dünyasından haberdar olmalıdır. Ayrıca disiplinler arası sınırların
kalktığı bu çağda multidisipliner bakış açısının geniş çerçevesi büyük resmi görebilmeyi ve
yeni metodojiler üretebilmeyi olanaklı kılar. İlaveten felsefesi, şiiri, sanatı, edebiyatı kısacası
ruhu olmayan bir disiplinin, hayatın içine katılmayan bilimsel bilginin, -teknik ya da mekanik
değer taşısa da- yaşama katkısı sınırlıdır. Bundan mütevellit insanı mekân bağlamının içinde
biyolojik, bilişsel, sosyal ve tinsel bir varlık olarak ele almak bir gerekliliktir.
Daha açık ifadesi ile insan beyninin yapısal ve kavramsal muhteviyatının çevresel faktörlerle
etkileşim halinde oluşu mimarlık ve sinirbilim disiplinlerini holistik anlamda ele almamızı
zorunlu kılar. Şöyle ki; binalar insan beyninin ürünüdür. Beyin ve bedenler, binalarda
günlerinin ortalama %87'sini harcarlar. Bu süre zarfında mekânla insan arasında interaktif bir
iletişim gerçekleşir. Birey, iletişimi bilinç düzeyinde monolog olarak değerlendirse de esasen
bilinçdışı düzeyde bu iletişim tam anlamıyla diyalogdur ve mekân ciddi anlamda bireyi
yönlendirir. Başka bir ifade ile mimarlık disiplini bütün yönleriyle yapıları tasarlar ve inşa
ederken aynı zamanda insanın yaşamına ait tüm fenomenleri de yeniden tasarlar ve
şekillendirir.
Mimarların mesleki öndeyileri ve sinirbilimcilerin kanıta dayalı verilerinin ortak muhteviyatta
değerlendirilerek bu doğrultuda tasarım kriterlerine uygun alanların oluşturulması insan ve
mekân arasındaki iletişim dilini doğru biçimde kurgular. Nöromimari paradigması; inşa etme
sanatının renk, doku, biçim, ses, ışık gibi araçlarla tetiklenen ruhsal-davranışsal etkilerini
araştırmayı ve bu doğrultuda tasarımlar yapmayı hedefler. İşte bu noktada; sinirbilim
araştırmaları sonucu elde edilen veriler mimarlar tarafından kullanılarak arkitektonik
fenomenlere yansıtılacaktır. Sinirbilim ve nöropazarlama verilerinden yola çıkarak; beynin
duyu, algı, bilinçdışı sistemlerini, duygusal ve davranışsal dışavurum biçimlerini, karar verme
süreçlerini öğrenmek; sosyo-kültürel alt yapı, inanç gibi değerleri dikkate almak, yapay
çevreyi kurgularken doğal çevreye saygı duymak, sürdürülebilir mimarlık anlayışına sadık
kalarak ve doğa-insan arasındaki bağı koparmadan yeni teknolojilerden de faydalanarak
tasarım konseptini oluşturmak, Nöromimari Paradigması’nın temel felsefesini
oluşturmaktadır.
Bu bağlamda Nöromimari serisinin ilk kitabı olan Algı
Oyunları’nda Duyu-Algı-Mekân ilişkisini, duyuların
fizyolojisini ve algıya dönüşme süreçlerini ele alırken aynı
zamanda paradigmanın fenomenolojik alt yapısını ve temel
diyalektiğini oluşturmaya çalıştım. Felsefe, psikoloji ve
sinirbilime ait verileri, mimari mekân kavramı ile harmanlarken
insanın ontolojik ve ontik bütünlüğünü de göz önünde
bulundurdum. Özellikle bireysel fenomenlerin algı üzerindeki
etkisi, bireyin öznelliği söz konusu olduğunda indirgemeci
yaklaşımların ya da genellemelerin veya cookie cutter tasarım
anlayışının ne denli yanıltıcı olabileceğini vurguladım. Mekân
algısı ve mimari mekân kavramlarına değinerek bir mekânda
kullanılan renk, doku, form, ışık, müzik gibi öğelerin insanın
ruhsal ve davranışsal dışavurumlarına etkisine giriş yaptım.
Üçlemenin ikinci kitabı olan Beyin Sohbetleri’nde sinirbilim ve
nöropazarlama araştırmaları ışığında yapısal ve kavramsal beyni
ele aldım. Felsefeden modern sinirbilime, sosyal bilimlerden
davranış bilimlerine, bilinçdışı, hormonlar, somatik imleç,
epigenetik faktörler, anılar, travmalar, inanç, kültür gibi insana
ait tüm fenomenlerin insanın duygusal ve davranışsal
dışavurumdaki etkilerine, karar verme süreçlerine dair verileri
mimarlık fenomenolojisi bağlamında irdelediğim bu kitapta
konuları mizahi ve kendi deneyimlerimden oluşturduğum
pasajlarla pekiştirdim.
Nöromimari serisinin son kitabı olan Metamorfoz’da
sinirbilim ve mimarlık disiplininin holistik anlamda ele
alınmasının gerekliliğini, nöromimarinin tarihçesini, dünyada
yapılan uygulamaları ele aldım. Bu bölümde sosyal içerikli ve
farklı disiplinlerce ele alınan konuları bağlantılandırarak tüm
bunları nöromimari paradigmasına entegre ettim.
“Mimari mekân, hastalıkların iyileşme süreçlerine katkı
sağlayabilir mi?”, “Nosebo Hastaneler”, “Hortikültürel terapi”,
“Zenginleştirilmiş çevre”, “Biyofilik-biyomimetik tasarım” gibi
konularla sosyal alanlar ve özellikle sağlık sektörü için
yönlendirici nitelikteki araştırmaları ve mesleki deneyimlerimi
paylaştım.
Ayrıca bu kitapta multidisipliner bakış açısının yansıması
olarak geliştirdiğim Nöromimari Paradigması’nın
terminolojisini açıklayan pasajlara yer verdim. Örneğin “Plasebo- Nosebo Mekân” kavramları
beklentinin gücünün mekândaki yansımasıdır. “Giydirilmiş Biliş, Teyit Önyargısı veya Halo
Etkisi” mekânda insanların duygu ya da davranışlarını yönlendirebilir. “Otistik Mekân”,
dijital çağda gelişen Sosyal Otizmi ve şiddeti tetiklerken, “Empatik Mekân ve Terapötik
Mekân” ise insanın duygusal ihtiyaçlarını dikkate alarak ruhsal problemlerini mekânsal
unsurlar kullanarak sağlayabilir. “Mekânın Ostensif Anahtarları” mekânsal fenomenlerin
prozodal etkisini kullanarak göndermelerin ve çağrışımların gücünü arttırabilir.
“Mimarlar ve sinirbilimciler neden birlikte çalışmalıdır?” sorusunun cevabını verdikten,
mimarinin retoriğini irdeledikten ve “Nöromimari tasarım yöntem önerisini” sunduktan sonra
nöromimarinin ülkemizde neden elzem olduğunu anlattım.
Kitaplarda farklı disiplinlere ait tüm bilgileri, mimarlık disiplinine entegre ederek ele aldım.
“Mimari yapı, beynin otomatik pilottaki davranışlarını değiştirebilir ve insanları daha sağlıklı
davranmaya teşvik edebilir mi? Mekânlar, öğrenmeyi, iş bölümünü teşvik edebilir mi?
Mekânsal fenomenler insanı gençleştirebilir mi?” Mekânsal öğeler bilinçdışı davranışları
tetikler mi? Mimarlar sosyalleşmeyi ve mutluluğu artıran mekânlar ve şehirler yaratabilir mi?
Tasarım öğeleri suçluluk düzeylerini düşebilir mi? Mimari yapı beynin yapısını değiştirebilir
mi? Mimari mekân iyileşme süreçlerine katkı sağlayabilir mi?” gibi soruların cevapları
araştırdım.
Dış dünyanın tasarımı ve inşası, insanın iç dünyasını inşa eden duygu, değer, imgelem ve
düşünsel varoluşunun yansımasıdır. Nöromimari paradigması kapsamında sunduğum
varoluşçu mimari anlayışı, “öz yolcusunun” tinsel, bilişsel ve nesnel etkileşimini irdeler.
Bundan mütevellit kitaplarda diyalektiğin yanı sıra yer yer içsel yolcuğuma ait pasajlara da
yer verdim. Varoluş anlamımı ararken farkındalıklarımın okuyucumda aksedebilmesini
diledim.
Öte yandan dünyada Nöromimari araştırmaları hız kazanırken ülkemizde de bu alana çok
büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Nöromimari kitap serisi bu alanda araştırma yapmak isteyen
mimarlık ve iç mimarlık öğrencilerinin kaynak ve yöntem eksikliğini gidermek ve
paradigmanın temel felsefesini oluşturmak üzere kurgulanmıştır.
Türk Mimarlık literatüründe tarafımdan ilk kez kullanılan Nöromimari Paradigması; sadece
mimarlık, iç mimarlık fakültelerinde değil, sinirbilim, sosyoloji, psikoloji, felsefe alanlarına
da katkı sağlayacak, teorik bilgiler ışığında pratikte de uygulanabilir bulguları içermektedir.

Kurum

Bir kuruma bağlı değildir

Popüler Yayınları

0

1

897

Yayınlar

1

897

Makalelerin Yayımlandığı Dergiler
Kullanıcının DergiPark'ta kayıtlı görevi bulunmamaktadır.
Crossref atıf bulunmamaktadır.
İnteraktif Rehber Aracı
Panel tanıtımını görmek istiyorsanız Turu Başlat' a tıklayabilirsiniz.