Yalan, iletilen mesajın doğru olduğunu iddia ederek gerçeği çarpıtma eylemidir. Peki ya insanlar hayatlarını sürdürmek ve dünyanın çirkin gerçeklerine katlanmak için kendilerine yalan söylerse ne olur? Hepimiz hayatımızda memnun olmak için kendimize yalanlar söyleriz ve bu yalanlar iyi kurgulanmış ve uzun süreli yalanlardır. İnsanlar gerçekliğe karşı bir alternatif yaratmaya çalışırlar, diğer bir deyişle bu gerçek olmayan bir yaşamdır. Bu yalanlar genellikle hayati yalanlar, yaşam yalanları ve yanılsama olarak adlandırılır. Yanılsama ve gerçeklik, özellikle Rönesans'tan bu yana modern tiyatroda edebiyatın ilgi çeken bir konusu ve teması olmuştur. Birçok bilim insanı, filozof ve yazar, antik çağlardan beri eserlerinde gerçeklik ve yanılsama ikilemini ele almıştır. Bu çalışma, Strindberg'in Miss Julie (1888) adlı oyununda karakterler tarafından benimsenen hayati yalanların neler olduğunu ele almaktadır. Çalışma ayrıca karakterlerin motivasyonlarını ve dünya görüşlerini sosyal bağlamlarında sergilemeyi ve kendilerine neden yalan söylediklerini sorgulamayı amaçlamaktadır. Ayrıca herhangi bir hayati yalanın kaybedilişinin karakterlere zarar verip vermediğini de incelemektedir Analiz için bu oyunun seçilmesinin nedeni, Miss Julie'nin olay örgüsünün esas olarak yalanlar, aldatmalar, hayaller ve yanılsamalar üzerine kurulu olmasıdır. Oyun, sınıf çatışması diyalektiği ile soylu ve alt sınıfa mensup karakterlere sahiptir. Çalışma ayrıca, Julie ve Jean arasındaki bu sınıf çatışması diyalektiğinin hayati yalanları açısından nasıl işlendiğini ele almaya çalışmaktadır. Oyundaki hayati yalanları barındıran alıntılar, okuyucuların/izleyicilerin gerçek hayattaki hayati yalanların farkına varmaları için iyi bir fırsattır. Bu çalışmada nitel betimsel bir yaklaşım kullanılmıştır.
Lying is an act of distortion of reality by pretending what is communicated is true. Then, what if people tell lies to themselves to manage to carry on their lives and bear the unpleasant facts of the world surrounding them? We all tell lies to ourselves to be content with our lives, and these lies are well-constructed and long-lasting. People try to create an alternative to reality, i.e. an unreal life. These lies are commonly regarded as vital lies, life lies, and illusions. Illusion and reality have been a significant concern and theme of literature, most particularly in modern drama since the Renaissance. Many scholars, philosophers, and writers have dealt with the dichotomy between reality and illusion in their works since ancient times. The study explores how the vital lies adopted by the characters in Strindberg’s Miss Julie (1888). It also aims to exhibit the characters’ motivations and worldviews in their social context and question why they lie to themselves. Furthermore, it reveals if any loss of vital lie causes harms to the characters. The reason why I have chosen this play for my analysis is that the plot of Miss Julie is mainly based on lies, deceptions, dreams, and illusions. The play features the characters from nobility and lower class with a dialectic of class conflict. The paper also attempts to deal with how this dialectic of class conflict operates between Julie and Jean in terms of their vital lies. The extracts taken from the play exhibiting the life lies are good opportunity for the readers/audiences to be conscious of the vital lies embedded in real life. This study employs a qualitative descriptive approach.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Edebi Çalışmalar |
Bölüm | Dünya dilleri, kültürleri ve edebiyatları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 31 |