Doğu-Batı Sorunsalı Türk romanının gelişiminde en temel ikili karşıtlıklardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu doğrultuda Peyami Safa’nın Fatih-Harbiye (1931) romanı adından da anlaşılacağı üzere semtler üzerinden bu ikiliği kurmaktadır. Fatih geleneksel, muhafazakâr yaşamı temsil ederken Harbiye ve çevresi Türkiye’nin Batılılaşmış Avrupai yüzünü temsil eder. Romanın karakterleri de semtler gibi simgeseldir ve ana karakter Neriman’ın Doğulu Şinasi ve Batılı Macit arasında tereddütte kalması üzerinden Türkiye halkının bu iki kültürün dünya görüşü ve yaşam tarzı arasında sıkışmışlığını, kararsızlıklarını ve bu etkilerin sonucunda oluşan öfke ve buhranlarını yansıtması açısından oldukça önemli bir eserdir. İngiliz romanının gelişiminde ise dikkat çeken temalardan biri kır ve şehir karşıtlığıdır. Jane Austen’ın Akıl ve Tutku (Sense and Sensibility) adlı kanonik romanı her ne kadar ön planda mantık ve duygusallık ikiliğini tartışsa da arka planında kırsal alan ve şehir karşılaştırması yapar. Şehri temsil eden Londra materyalizm, sınıfsal yükselme hırsı ve bencillik ile ilişkilendirilirken kırsal alan sıcak duygular, sağduyu, ağırbaşlılık ve geleneksel İngiliz yaşamı ile bağdaştırılır. Londra kötü haberlerin ve olayların kaynağıdır. Olay örgüsü ancak Londra’dan kırsal alana gidince çözümlenir. Bu çalışmada Peyami Safa’nın Fatih-Harbiye ve Jane Austen’ın Akıl ve Tutku (Sense and Sensibility) (1811) romanları karşılaştırmalı olarak incelecektir. Her iki metinde de karakterler, temalar arasında belirgin koşutluklar bulunmaktadır. Semtler, köyler ve şehir merkezleri gibi yerleşim yerleri ile ilgili olarak romanların temelinde ikili karşıtlıklar oluşturulmuş ve eserlerdeki ana kadın kahramanların arzu ve tutkuları bu yerleşim yerlerinden doğrudan etkilenmiştir.
The East-West Problematic is one of the most fundamental binary oppositions in the development of the Turkish novel. Accordingly, Peyami Safa’s Fatih-Harbiye (1931) establishes this duality between two districts of Istanbul, as the name suggests. While Fatih represents the traditional, conservative lifestyle, Harbiye and its surroundings represent a more Westernized, European-style Turkey. The novel’s characters are also symbolic, as illustrated by the main character Neriman’s hesitation between choosing the Eastern Şinasi and the Western Macit. Fatih-Harbiye is a pivotal work that reflects the indecisiveness and sense of being trapped that Turkish people experience, between two different worldviews and lifestyles, with the resulting anger and melancholy that it causes. In a similar way one of the striking themes in the development of the English novel is the contrast between the countryside and the city. Although Jane Austen’s canonical novel Sense and Sensibility discusses the duality of logic and sentimentality in the foreground, it compares the countryside and the city in the background. Representing the city, London is associated with materialism, ambition for upward social mobility and selfishness, whilst the countryside is associated with warm feelings, common sense, sobriety and traditional English life. London is the source of bad news and events. The plot is only concluded when characters come back from London to the countryside. In this study, Peyami Safa’s Fatih-Harbiye and Jane Austen’s Sense and Sensibility (1811) will be analysed comparatively. There are obvious parallels between characters and themes in both texts. Binary oppositions have been created on the basis of the novels regarding settlements such as districts, villages and city centres, and the desires and passions of the main heroines in the works are directly affected by these settlements.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Dünya dilleri, kültürleri ve edebiyatları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 31 |