Şehrin bir “söylem” olarak çözümlenebileceği ve “kültürel bir metin” olarak okunabileceği görüşünden yola çıkan bu makale, edebi yapıtlarında İstanbul’u özel bir konuma yerleştirmiş olan Ahmet Hamdi Tanpınar ve Orhan Pamuk’u, şehrin birer çevirmeni olarak ele almaktadır. Sunulan vaka çalışmalarında, Tanpınar’ın “İstanbul” başlıklı denemesi ve Pamuk’un İstanbul, Hatıralar ve Şehir başlıklı kitabı, şehrin çevirileri olarak incelenmektedir. Bu çerçevede Tanpınar ve Pamuk, bir metin olarak ele alınan şehri, farklı yorumlarla okuyan ve kendi “bilişsel durumları” ve “tavırları” doğrultusunda yeni bir dile aktaran çevirmenler olarak görülmektedir. Tıpkı diller arası çeviride olduğu gibi, bu çeviride de kaynak metnin yani şehrin tüm özellikleriyle erek metne aktarılması mümkün olmayacağı için bir seçme ve eleme sürecinin söz konusu olduğu ileri sürülmektedir. Maria Tymoczko’nun da belirtmiş olduğu gibi, herhangi bir kaynak dilde yazılmış bir metindeki tüm bilgi ve anlamın çeviride aktarılması mümkün olmadığı için çevirmenler kaynak metnin bazı yönlerini öne çıkarırken bazılarını dışarıda bırakarak kaynak metnin kısmi ve taraflı temsillerini oluştururlar; ancak bu kısmi temsiller, metonimi yoluyla tüm metni temsil eder. Bu makale kapsamında incelenen iki şehir anlatısında da benzer bir seçme ve eleme sürecinin söz konusu olduğu, şehrin çevirmeni olarak görülebilecek iki yazarın anlatılarında şehrin farklı yönleriyle öne çıktığı ve bu anlatıların metonimik olarak tüm şehrin yerine geçerek şehrin anlaşılması için sembolik bir düzen kurduğu iddia edilmektedir.
Çeviribilim edebiyat çevirisi Ahmet Hamdi Tanpınar Orhan Pamuk Türk edebiyatında İstanbul
Based on the assumption that cities can be analysed as “discourse” and read as “cultural text”, this article proposes to approach Ahmet Hamdi Tanpınar and Orhan Pamuk, who placed a special value on the city of Istanbul, as translators of the city. The two case studies devoted respectively to Tanpınar’s essay titled “İstanbul” and Pamuk’s book titled İstanbul, Hatıralar ve Şehir, examine the selected narratives as translations of Istanbul. From the same perspective, Tanpınar and Pamuk are considered as translators of Istanbul, who read the city as a source text, bringing their own interpretation to it, and rendering the city text into a new language, in line with their “cognitive states” and “attitudes”. It is argued that translators of the city have to make choices, transferring some aspects of the city into the target text while excluding some others, just like in interlingual translations. As also indicated by Maria Tymoczko, translators always have to select parts of the source text, emphasizing some elements while excluding some others as it is not possible to render all the content of a source text in a given target language. As a result, they provide partial representations of the source text but these partial representations metonymically stand for the whole. The present article argues that a similar selection and elimination process applies to the selected city narratives which also provide partial representations of Istanbul. The two authors conceived as translators of the city are seen to foreground different aspects of their source texts, and provide “metonymic” representations of the city, which establish a symbolic order within which the city is construed.
Translation Studies literary translation Ahmet Hamdi Tanpınar Orhan Pamuk Istanbul in Turkish literature
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Çevirilbilimi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 19 |