Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesişim bölgesinde yer alan stratejik önemi haiz olan Akdeniz Havzası, gerek ulaşım modlarının odak merkezinde yer alması sebebiyle ticaret bağlamında, gerek deniz altı enerji potansiyeli ve gerekse insanoğlunun bu havza üzerinde gerçekleştirdiği kirletici faaliyetler nedeniyle küresel gündemdeki yerini hep korumuştur. Havzanın bu çekici yapısı sadece ticaretin gelişmesinde değil aynı zamanda sanayinin de bölgede yoğunlaşmasında önemli rol oynamıştır. Bu yoğunlaşmaların olumsuz sonuçlarından birisi, öncelikle yerel ölçekte kıyıların kirlenmesi, sonrasında ise Akdeniz Havzasını bütünüyle etkileyebilecek bir çevre kirliliği ile karşı karşıya kalması olmuştur. Plansız kentleşme ve sanayileşmeye koşut olarak, deniz taşımacılığı esnasında yaşanan kazaların neden olduğu atıklar ile petrol ve türevlerinin ekosisteme zarar vermesi de havzanın karşı karşıya kaldığı sorunların artmasına, çözüm süreçlerinin zorlaşmasına neden olmaktadır. Böylesine zengin bir sosyo-ekonomik ekosistemi barındıran alanın pek çok ülkeye ev sahipliği yaptığı düşünüldüğünde, çözümlerin de ancak çoklu işbirliği unsurları ile çözülebileceği kaçınılmaz olmaktadır. Bu bağlamda 1976’da imzalanan Barselona Sözleşmesi kirliliğin önlenmesi konusundaki deniz ticaretine ilişkin hususları ele alması açısından son derece önemli adım olmuştur. İşte bu çalışmanın konusu Akdeniz Havzasında yer alan ülkelerin bölge ölçeğinde oluşturacakları inisiyatif ve çalışmaları Barselona Sözleşmesi çerçevesinde ele almasıdır. İklim değişikliğine uyumlu ve yerleşimleri güvenli olan ülkelerin nasıl bir politika inşa etmesi gerektiğine ilişkin öneri sunması, Akdeniz ve kıyılarının korunması konusunda gelecek çalışmalara yön vermesi ve literatürde tamamlayıcı unsur olması çalışmayı önemli kılmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı Barselona Sözleşmesi kapsamı içerisinde Akdeniz’in korunmasına yönelik politikaların etkinliğinin analiz edilmesidir. Çalışmada akitin uygulama alanları Akdeniz’de Özel Koruma Alanları ve Biyolojik Çeşitliliğe İlişkin Protokolü çerçevesinde İspanya ve Türkiye ülkeleri özelinde sınırlandırılmıştır. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemi benimsenmiş; literatür taraması yapılarak, uluslararası kurum ve kuruluşlarının yayımladığı teknik raporlardan faydalanılmıştır. Çalışmada, elde edilen bulgular üzerinden yapılan değerlendirme ve analiz sonucunda Türkiye’nin Akdeniz Havzasındaki bölgesel çalışmalarda avantajlar sunduğu anlaşılmıştır. Barselona Sözleşmesi'nin hedefleri doğrultusunda güç sağlamasında Türkiye'nin büyük ölçüde yardımlar sağladığı gözlemlenmiştir.
Akdeniz Akdeniz Havzası Barselona Sözleşmesi çevre çevresel işbirliği
The Mediterranean Basin, which has a strategic importance at the intersection of Europe, Asia and Africa, has always maintained its place in the global agenda due to its location at the focal point of transportation modes, its underwater energy potential and the pollution activities of human beings on this basin. The basin’s attractive structure has played an important role not only in the development of trade but also in the condensation of industry in the region. One of the negative consequences of these condensations was the pollution of the coasts at the regional scale first, and then an environmental pollution that could entirely affect the Mediterranean Basin. In parallel to unplanned urbanization and industrialization, the wastes caused by the sea transportation accidents and the damage of oil and its derivatives to the ecosystem cause the problems of the basin to increase and the solution processes to get difficult. It is inevitable that solutions can only be solved with multiple cooperation elements since the area that reserves such a rich socio-economic ecosystem is home to many countries. In this context, the Barcelona Convention, which was signed in 1976, has been a very important step since it contained the issues related to sea trade in the prevention of pollution. The subject of this study is that it addresses the initiatives and activities which the countries in the Mediterranean Basin will perform at the regional scale within the framework of the Barcelona Convention. That the study presents suggestions about what kind of policy should be built by countries that are compatible with climate change and have secure settlements, leads future studies on the protection of the Mediterranean and its coasts, and is a complementary element in the literature makes it important. In this context, the study aims to analyze the effectiveness of the policies for the protection of the Mediterranean within the scope of the Barcelona Convention. In the study, application areas of the convention have been limited to Spain and Turkey in the framework of the Protocol Concerning Specially Protected Areas and Biological Diversity in the Mediterranean. In this study, a qualitative research method has been applied, literature was reviewed and the technical reports published by international institutions and organizations were used. In the study, as a result of the analysis and the evaluation obtained from the findings, Turkey is seen to provide advantages in regional works in the Mediterranean Basin. It is observed that Turkey also provides wide assistance in order for the Barcelona Convention to gain strength in line with its objectives.
The Mediterranean Sea The Mediterranean Basin Barcelona Convention environment environmental cooperation
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2021 |
Kabul Tarihi | 29 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |
IBAD Sosyal Bilimler Dergisi / IBAD Journal of Social Sciences